Reşat Nuri Güntekinin Sanat Anlayışı
|Reşat Nuri Güntekinin Sanat Anlayışı,Reşat Nuri Güntekinin Sanat Anlayışı Hakkında Bilgi,Reşat Nuri Güntekinin Sanat Anlayışı Nedir
Reşat Nuri Güntekinin Sanat Anlayışı
Günlük konuşma dilini başarılı ve etkili kullanmasıyla bu kişilikleri canlı kılabilmektedir. Yoğunca kullandığı diyaloglarla sağlam bir anlatım birliği kurar. Olay çoğunlukla kahramanın ağzından ve geriye dönüşlerle verilir (Gizli El, Kavakm Yelleri, Damga, Ateş Gecesi, Kan Davası, Akşam Güneşi, Harabelerin Çiçeği, Gökyüzü). Bu anlatın biçemi, ona göre, bir yazar için gerekli ve zorunludur: “Ben, kahramanlarımdan birini alıp onun ağzından anlatmayı daha kolay bulurum. Hem bu suretle vakalar dağılmaz. Vakayı anlatan kahraman vahdeti muhafaza eder.
Sonra, bunun bir iyiliği daha vardır, romana mesuliyetin mühim bir kısmını üstünden silkip atmış olur.Ekseriya bir romancının yaptığı bir tasvir okuyucuya soğuk gelebilir, çok defa okuyucular, romancının bir adamı anlatışını beğenmeyebilir. İşte roman kahramanının ağzından anlatırsanız mesuliyetin bir kısmı sizden ziyade kahramanın görüşüdür.”
Bazı romanlarında ise, (Değirmen, Yaprak Dökümü, Bir Kadın Düşmanı, Son Sığınak) “vaka bir olayla başlayıp ileriye doğru” gelişir. Çalıkuşu ve Acımak günlük; Bir Kadın Düşmanı mektup biçeminde yazılmıştır.
Birol Emil, onun romancılığını değerlendirirken, çok okunan yanına değinerek, bunun nedenini şöyle açımlar: “Küçük dereceli memurdan devlet ve hükümet başkanına, lise öğrencisi -hatta o devirde ilkokul mezunu ve ilkokul öğretmeninden üniversite profösörüne kadar Türkiye’de okuma-yazma bilen farklı sosyal gurupların ve kültür tabakalarının roman okuyucusu sıfatıyla üzerinde birleştikleri tek romancımız Reşat Nuri Güntekin’din.
Bu mesut birleşmenin Türk kültür tarihi ve Türk roman sosyolojisi bakımından derin bir manası vardır. Bu mana asırlık bir kültür ve cemiyet meselesinin çözümü demektir. Yüz elli yıldır batılılaştıkça bir kültür yabancılaşmasına uğrayan Türk aydını karşısında Türk halkının kapıldığı çekingenlik ve içe kapanma bugün de ortadan kalkmış değildir. Ancak büyük fikir ve edebiyat adamları bu ikiliğe son verebilirdi. Reşat Nuri kendi sahasında buna muvaffak olabilen tek Türk romancısıdır.”