Bir Yaz Gecesi Rüyası Kitabının Özeti

Bir Yaz Gecesi Rüyası Kitabının Özeti,Bir Yaz Gecesi Rüyası Kitabının ana fikri,Bir Yaz Gecesi Rüyası Kitabının Konusu,Bir Yaz Gecesi Rüyası

Bir Yaz Gecesi Rüyası Kitabının Özeti

Bir Yaz Gecesi Rüyası (Orijinal adı A Midsummer Night’s Dream), William Shakespeare’in erken dönem romantik komedya – romanı. İlk basımı 1600 olmakla beraber yazımı ve ilk sahnelenişinin 1594 ya da 1595 yıllarında gerçekleştiği sanılmaktadır. Ana teması aşk ve evliliktir. Karışık ilişkiler üzerinden bu iki kavramın komikliğine vurgu yapmıştır. Olaylar Antik Yunanistan’da bir düğün çevresinde geçmektedir.
Belgelere göre ilk oynanışı 1604 yılında “A Play of Robin Goodfellow” adıyla gerçekleştirildi.

Oyunda Ovidius’un Dönüşümler’inden ve İngiliz halk masallarından izlere rastlanmakla birlikte olay örgüsünün büyük ölçüde Shakespeare’e dayandığı sanılmaktadır.

1970 yılında Peter Brook yapımı sahnelenme oyunun önemli yorumlarından biridir.
Oyun Türkçe’ye Bir Yaz Gecesi Rüyası adıyla çevrilmişse de, bunun dışında, Can Yücel’in Bahar Noktası adıyla yaptığı bir çevirisi daha bulunmaktadır.
Oyunun sonunda “Yaramaz” peri Puck aşağıdaki sözlerle başladığı repliğiyle oyunun kapanışını yapar:

Biz gölgeler, kusur işlediysek eğer,
Şöyle düşünün ve bizi hoşgörün:
Bu hayaller görünürken sahnemizde,
Siz de biraz kestirdiniz yerinizde.

Karakterler

Theseus – Atina Dükü
Hippolyta – Amazonlar Kraliçesi, Theseus’un nişanlısı
Egeus – Hermia’nın babası
Hermia – Egeus’un kızı, Lysander’a aşık
Lysander – Hermia’nın sevdiği genç ve Hermia’ya aşık olan genç (sonradan Puck sayesinde Helena’ya aşık olur)
Demetrius – Hermia ile evlenmek isteyen genç
Helena – Demetrius’a aşık
Philostrate – Theseus’un şenlikçibaşısı

Oberon – Periler Kralı
Titania – Periler Kraliçesi
Puck (ya da Robin Goodfellow) – Peri
Bezelye Çiçeği, Örümcek Ağı, Pervane, Hardal Tohumu – Diğer periler

Peter Quince – Marangoz, ara oyunda Önsöz
Nick Bottom – Dokumacı, ara oyunda Pyramus
Francis Flute – Körükçü, ara oyunda Thisbe
Tom Snout – Tenekeci, ara oyunda Duvar
Snug – Doğramacı, ara oyunda Aslan
Robin Starveling – Terzi, ara oyunda Ay Işığı

Oberon ve Titania’nın hizmetindeki periler,
Theseus ve Hippolyta’nın yanındaki lordlar
Saraylılar ve yardımcılar.

Konu özeti

Theseus ve Hippolyta’nın düğün töreni hazırlıkları yapılmaktadır. Bu sırada Demetrius ve Lysander Hermia’yı sevmektedir… Hermia’nın ise Lysander’dan başka gözü kimseyi görmemektedir.

(1) Ne vardır ki Hermia’nın babası Egeus kendine damat olarak Demetrius’u seçmiştir.

(2) Hermia ile Lysander bu kargaşadan kurtulmak için gece oradan kaçmaya karar verirler.

(3) Lysander Helena’ya bu planı anlatır!!

(4) Helena’nın Demetrius’a aşık olması sonucu Helena da Demetrius’a hemen gidip Lysander’ın ona anlattıklarını anlatır… Gece Hermia ile Lysander kaçarlarken Demetrius onların peşine düşer Helena ise Demetrius’un peşindedir… Yolda giderken bir gezici amatör tiyatro grubu (The Mechanicals (Makineciler) adı altında) tiyatro yapmaktadır Giderken bir peri sarayına ulaşırlar. Orada durular.

(5) Helena Demetrius’a aşkını ilen eder fakat Demetrius onu reddeder.

(6) Periler kraliçesi(Titania) ve kralı(Oberon) herşeyden habersiz Oberon’un kıskançlığı yüzünden tartışmaktadırlar. Oberon’un baş belası haline gelen Puck ise göze konulan yeni bir aşk iksiri üzerine çalışmaktadır. Bu planlanan aşk iksiri göze konulunca ilk göz açılmasında görülen ilk şeye aşık olmayı içermektedir.

(7) Oberon Titania’ya çok kızgındır ve intikam için bir plan yapar. Puck’dan yeni yaptığı iksiri Titania’nın üzerinde kullanmasını ister. Kendisi ise birbirlerine aşık olması için Helena ile Demetrius’un üzerinde kullanacaktır bu iksiri… Ama Puck aynı zamanda ortalığı karıştırır ve aynı zamanda iksiri Hermia ile Lysander’ın üzerinde kullanır.

(8) O sabah Lysander’ı Helena uyandırır ve ne yazık ki Lysander bu iksir sayesinde gerçek aşkı Hermia’yı unutup Helena’ya aşık olur.

(9) Helena ise Lysander’ın onunla eğlendiğini düşünür.

(10) Bu sırada Hermia bunu öğrenir ve Lysander’a neyin değiştiğini sorar. Daha sonra Puck Bottom’ı eşeğe çevirir.

(11) Bottom oturur ve bekler… (

(12) Bu sırada Titania uyanır ve Bottom’a aşık olur. Oberon Puck’ın raporunu duyar. Rapor şöyledir: 1. Titania Battom’a aşıktır. 2. Lysander ise Helena’ya aşıktır. Helena bir yanlıştır çünkü o ismin Hermia olması gerekmektedir.

(13) Oberon Puck’a görevini kötüye kullandığını söyler. Oberon bunu duyunca iksiri hemen Demetrius’un üzerinde kullanır ve

(14)Puck’ı da Helenayı bulması için yollar. Lysander ve Demetrius Helena’ya aşklarını itiraf ederler.

(15) Ama Helena hala onların şaka yaptığını düşünmektedir. Hermia ve Helena birbirlerine çok sinirilidirler.

(16) Hermia Lysander’ın neden böyle yaptığına bir anlam veremez. Lysander ile Demetrius birbirlerini dövmek istemektedirler… Oberon Puck’a ormanda göz gözü görmeyecek kadar koyu bir sis yapmasını ister. Bu arada Demetrius Lysander’dan bir yumruk yer. Sis sayesinde bir anda çok yorgun olduklarını hissederek Hermia, Helena, Lysander Demetrius, Titania ve Bottom uykuya dalarlar.

(17) Oberon ve Puck bütün uyuyanların üstüne sihirli tozu serperler. Bu toz herşeyin eski haline gelmesini sağlayacaktır. Bütün uyuyanlar uykularından uyanır. Fakat Bottom onlardan daha sonra uyanır. Demetrius uyandıktan sonra Hermia’ya olan aşkının bittiğini ve şimdi sadece aşkını Helena’ya olduğunu açıklar. The mechanicals (Makineciler) gezici tiyatro grubu (Bottom, Quince, Snug, Flute, Robin, Snout) kutlama için görevlerini yerine getirirler. Oberon ve Titania bütün courd’ları (Hippolyta, Theseus, Egeus, Philostarate) kutsaması için perileri çağırır. Puck bütün dinleyicilere şunu anons eder…

(18) Hepiniz “Bottom’ın rüyası’na” şahitlik ettiniz. {“Yani tüm bu yaşananlar sadece Bottom’ın rüyasıdır.”}
Türkçeye çeviriler

Yaz Ortasında Bir Gecelik Rüya. Çev. Nureddin Sevin. İstanbul: Hilmi Kitabevi,1936.
Bir Yaz Dönümü Gecesi Rüyası. Çev. Nureddin Sevin. Ankara: Maarif Matbaası,1944
Bahar Noktası. Çev. Can Yücel. 1981. İstanbul: Papirüs Yayınları, 1996.
Bir Yaz Gecesi Rüyası. Çev. Bülent Bozkurt. 1987. İstanbul: Remzi Kitabevi, 1999.
Yaz Gecesi Rüyası. Çev. Can Doğan. 2005. İstanbul: Mitos Boyut, 2005.

Yazarın Hayatı:

William Shakespeare (1564 – 1616)

En büyük oyun yazarlarından biri olarak değerlendirilen İngiliz şair William Shakespeare, yarattığı karakterlerde insan doğasının en değişmez özelliklerini benzersiz bir şiir diliyle yansıtması dolayısıyla, yaşadığı yüzyıldan bu yana her çağda ve her ülkede en sık sahnelenen oyunlar yazarıdır. 1564 yılında Warwickshireda Stratford-upon-Avon’da doğan Shakespeare’in bunca ününe karşın, hayatına ilişkin kesin belge ve bilgiler çok azdır.

Babası ticaretle uğraşan bir işadamıydı. Rönesans şairlerinden olan Shakespeare; büyük bir olasılıkla Stratford’daki ortaokulda öğrenim gördü. 18 yaşındayken, kendisinden yaklaşık sekiz yaş büyük olan Anne Hathaway ile evlendi ve bu evlilikten önce bir kızı, sonra biri oğlan öbürü kız ikizler dünyaya geldi. Bu sıralarda Stratford’u terk eden Shakespeare’in, bundan sonra 1592’ye kadar ki yaşamına ilişkin bilgi yoktur.

Bu tarihte bir oyun yazarının yazdığı bir kitapçıkta Shakespeare’e değinilmesi, hatta onun başkalarının oyunlarını çalmakla suçlaması dolayısıyla, Shakespeare’in bu sırada bir tiyatro topluluğunda yazar ve oyuncu olarak çalıştığı bilinmektedir. Yılda ortalama iki oyun yazan Shakespeare, kendi oyunlarında da küçük roller alıyordu. 1594’e gelindiğinde, Chamberlain Topluluğu’nun önde gelen bir oyuncusuydu.

Aynı yıl oyunları yayımlanmaya başladı. Döneminin bütün özelliklerini taşıdığı oyunlarının başarısı üzerine kazancı gittikçe artan Shakespeare’in, Kraliçe I. Elizabeth döneminin sonlarında varlıklı bir yaşam sürdüğü, kendi oyuncu topluluğu için 1599’da Londra’da yaptırılan Globe Tiyatrosu’nun hisselerinin bir bölümünü satın aldığı bilinmektedir.

Londra’da birkaç yıl daha kalan Shakespeare, daha sonra Stratford’a dönerek burada yaşamaya başladı ve büyük bir olasılıkla son oyunlarını da burada yazdı. Shakespeare’in, bir bölümü soylu bir genci öven, bir bölümü de bir kadına duyduğu sevgiyi dile getiren Soneler’i son derece duyarlı ve zengin bir dille kaleme alınmış şiirlerdir.

Shakespeare her biri birbirinden değişik komedi ve trajediler kaleme aldı. “Bir Yaz Gecesi Rüyası” adlı komedisinde, bazı kendi halinde kişilerin dükü eğlendirmek için bir oyun sahnelemeye kalktıktan sonra iki lafı bir araya getirememeleri Shakespeare’in benzersiz güldürü yeteneğini ortaya koyar. Trajedilerinde ise izleyicilerin tüylerini diken diken eden bir gerilim yaratabilmiştir. Birçok başka yazar ince esprili komediler, romantik oyunlar, ürkütücü cinayet ve öç alma trajedileri, büyük öyküleri yazmakta ustaydı. Ama hiçbiri bunların tümünde birden Shakespeare kadar başarılı olamadı.

Bu olağanüstü çeşitliliğin yanı sıra, izleyicilerin ve okuyucuların Shakespeare’in oyunlarında en çok hayranlık duydukları şeylerden biri, onun yapıtlarındaki karakterlerin “kitap karakterleri” gibi gözükmemesiydi. Tersine, bu karakterler bir oyunda değil de yaşamda karşılaşıldığında görünür görmez tanınacak kadar gerçek kişilerdir. Aslında Shakespeare’in kahramanlarından bazıları, o kahramanın yer aldığı oyunu görmeyen kişilerce bile bilinir. İriyarı, hoşsohbet, cana yakın bir adam olan, eğlenceyi ve şarabı seven Sir John Falstaff bunlardan biridir.

Yazarın Henry IV adlı oyununun birinci ve ikinci bölümlerinde geçen Prens Halin arkadaşlarıdır. Shakespeare Henry V’te Falstaff’ın nasıl öldüğünü anlatan bir sahneye yer vermiş, ama Kraliçe I. Elizabeth’in bu karakteri başka bir oyunda gene görmek istemesi üzerine de Windsor’un “Şen Kadınları” adlı komedisinde Falstaff yeniden ortaya çıkmıştır.

Shakespeare’in karakterleri arasında özellikle ünlü olanlardan biri de, tıpkı gerçek yaşamda olduğu gibi, hiçbir zaman tam olarak anlaşılamayan, her çağda yoruma açık bir kişiliği olan Danimarka Prensi Hamlet’tir. Acı çekmek ya da kendini öldürerek bu acıyı dindirmek arasında bocalayan Hamlet’in ikilemini, Shakespeare ünlü “Olmak ya da olmamak! İşte bütün sorun bu!” dizesiyle dile getirmiştir.

Shakespeare’in “Hamlet”, “Macbeth” ve “Kral Lear” gibi trajedilerinde kahramanların asıl sorunu kendi kusurları ya da zayıflıklarıdır. Bunlar çoğunlukla acımasızlık, hırs, kıskançlık, bencillik gibi hoş olmayan özelliklerdir. Öte yandan Shakespeare gene de öyle canlı karakterler yaratır, onların iç dünyasını ve acılarını öylesine sevecenlikle sergiler ki, izleyiciler onlara yakınlık duyar, başlarına gelenlere üzülür. Shakespeare’in böyle canlı karakterler yaratması, oyunun öyküsü gerçek dışı bile olsa, kişilerin inandırıcı olduğu anlamına gelir. Karakterlerin şiir diliyle konuşmaları bile onların inandırıcılığını zedelemez.

William Shakespeare, 23 Nisan 1616’da Startfort’ta, Ben Jonson ile birlikte katıldığı bir şölenin ardından hayat gözlerini kapamıştır. Eserlerinin bir çoğu Türkçe’ye çevrilerek, ülkemizde de sergilenmiş, bazıları da sinema filmi olarak çekilmiştir.

Komediler

”Bir Yaz Gecesi Rüyası” bir büyü ve yanlışlıklar komedisidir. Atina yakınlarındaki bir koruda yollarını şaşıran dört sevgili, Periler Kralı Oberon ile kavgacı hizmetkârı Puck’ın büyüsüne kapılırlar. Kentten bir grup işçi de, gözden uzak bir yerde oyunlarını prova etmek için koruya gelir. Onlar da perilere katılırlar ve ortaya bir sürü karışıklık ve komik durum çıkar. Sonunda her şey düzelirse de, en komik sahne işçilerin Dük Theseus’un düğün şöleninde oyunlarını oynadıkları sahnedir.

”On İkinci Gece” de bir yanlışlıklar komedisidir. Kadın kahraman Viola’nın gemisi yabancı bir ülkenin açıklarında batar. Erkek kılığına giren ve “Cesario” adını alan Viola, ülkenin yöneticisi Dük Orsinonun hizmetine girer. Erkek kılığındayken Dük’e aşık olur. Orsino’nun aşık olduğu zengin Kontes Olivia da “Cesario”ya tutulunca durum karışır. Gene en komik sahneler, neşeli Sir Tobby Belch ve arkadaşlarının Olivia’nın kendini beğenmiş ve süslü uşağı Malvolio’yu kandırmak için oyun oynadıkları sahnedir.

”Venedik Taciri” de bir komedi olmakla birlikte ciddi bölümler de içerir. Oyundaki kötü adam Yahudi tefeci Shylock’tur. Borç aldığı parayı ödeyemeyen tüccar Antonio’dan, kendi vücudundan kesilecek yarım kilogram et ister. Shylock’un açgözlülükle bıçağını bilediği gerilimli bir duruşmadan sonra Antonio kendisini savunan genç bir avukatın zekâsı sayesinde kurtulur.

Trajediler

Shakespeare’in tüm oyunları arasında en çok sahnelenen Romeo ile Juliet’ tir. İtalya’nın Verona kentinde yaşayan birbirlerine düşman ailelerin çocukları olan Romeo ile Juliet’in, aileleri arasındaki nefret yüzünden son bulan aşkları anlatılır.

Hamlet’te, babası öldükten sonra annesiyle evlenen amcasının aslında babasının katili olduğunu öğrenen Danimarka Prensi Hamlet derin bir acıya kapılarak öç almaya karar verirse de, bunu bir türlü gerçekleştiremez. Oyun, yalnızca amcası Claudius’un değil, kraliçe ve Hamlet’in de öldükleri bir sahneyle biter.

“Kral Lear” Shakespeare trajedilerinin en korkuncu, ama belki de en önemlisidir. Gururlu ve bencil olan yaşlı Kral Lear, sadık ve sevgili kızı Cordelia’nın kendisini ne kadar sevdiğini ablaları gibi abartmalı bir dille açıklamaması üzerine, öfkeye kapılarak onu sürgüne gönderir ve tüm servetini öbür kızları Goneril ve Regan arasında paylaştırır. Oysa iltifat dolu sözlerine karşın bu iki kardeş zalim ve haindir.

Çok geçmeden Lear onların gerçek yüzlerini görür. Fırtınalı bir gecede sokağa atılan Lear, Cordelia’ya yaptığı haksızlığın acısıyla çıldırmaya başlar. Sonunda onu kurtarmak için geri dönen Cordelia da düşmanları tarafından öldürülür. Üzüntüden perişan olan kral kızının ölüsüne sarılarak son nefesini verir.

Tarihsel Oyunlar

Shakespeare konuların İngiliz tarihindeki olaylardan alan birkaç oyun da yazdı. Bunlardan ilki, rakiplerine ve düşmanlarına acımasız davranan kötü ruhlu ve kambur Kral III. Richard’ı anlatan Kral Üçüncü Richard’ın Tragedyası’dır. Kurbanları arasında Londra Kulesi’nde öldürülen iki genç prens de vardır. Yaşamını yitirdiği Bosworth Field çarpışmasından bir gece önce prenslerin ve öteki kurbanlarının hayaletleri uykusunda Richard’a görünür.

Tarihsel oyunlarından bazıları bir dizi oluşturur: The Tragedy of King Richard II, Henry IV’ün iki bölümü ile Henry V. The Tragedy of Richard I’ı da güçsüz kral tahtından vazgeçerek tacını IV. Henry adını alan Henry Bolingbroke’a bırakır. Öbür iki oyunda, yeni kralın yönetimi sırasında sorunlar ve ayaklanmalar baş gösterir; bu sırada kralın öz oğlu Prens Hal avare ve savurgan bir yaşam sürer. Ama babasının ölümüyle tahta geçerek V. Henry adını alan Prens Halin döneminde düzen yeniden kurulur. V. Henry’nin orduları Fransa’da büyük zafer kazanır. Henry’nin Fransız prensesiyle evlenmesi her iki ülkeye de barış getirir.

Shakespeare’in, konularını Eski Yunan ve Roma tarihinden alan oyunlarından en ünlüsü ise Julius Caesar’dır. Bu oyunda dürüst ve erdemli bir kişiliği olan Brutus, Jül Sezar’ın kendisini Roma imparatoru ilan etmesini önlemek amacıyla, arkadaşlarıyla birlik olup çok sevdiği Jül Sezar’ı özgürlük adına öldürür. Ama bunun cumhuriyetin yok olmasını önleyememesi üzerine de kendi canına kıyar.

“Mutlu Son”la Biten Oyunlar

Shakespeare yaşamının sonlarına doğru kötülük ve acıyı içerdikleri için tam olarak birer komedi sayılmayan, ama ölümle değil de bağışlama ve mutlu sonla bittikleri için trajedi de sayılmayan birkaç oyun yazdı. Bu oyunlardan biri olan Kış Masalı’nda, Leontes adlı bir kral hiçbir neden yokken karısı Hermione’yi kıskanır, karısıyla tüm ilişkisini keser ve bebek yaşındaki Perdita adlı kızının yabani hayvanlara yem olsun diye ıssız bir yere bırakılmasını emreder.

Perditayı bir çoban kurtarır ve büyütür. Sonunda kız, babasına geri döner. Kralın uzun yıllar boyunca pişmanlıkla andığı ve öldü diye yas tuttuğu Hermione de geri döner, böylece sonunda geçmişin hataları bağışlanır.

Fırtına’da ise olay, düklüğü elinden alınan Prospero’nun yönetimindeki bir adada geçer. Büyü gücüne sahip Prospero, hava perisi Ariel’i ve yarı insan yarı canavar Caliban’ı yönetmektedir. Yıllar önce hileyle düklüğü ele geçiren Prospero’nun kardeşi Antonio, adanın yakınında bir deniz kazası geçirir. Prospero büyü gücüyle kendisine haksızlık edenleri cezalandırır.

Ama daha sonra onları bağışlar ve kızı Miranda’nın Antonio’nun oğlu Prens Ferdinand ile evlenmesine izin verir. Oyun Prospero’nun büyülü değneğini kırması, büyü kitabını denize atması ve tüm grubun düşmanlıkları geride bırakıp büyüyle onarılmış gemiyle İtalya’ya yelken açmasıyla sona erer.

Add a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir