Tümleç Yanlışları Nedir?
|Tümleç Yanlışları Nedir?,Tümleç Yanlışları Hakkında Bilgi,Tümleç Yanlışları Nelerdir,Tümleç Yanlışları Örnekleri,Tümleç Yanlışları
Tümleç Yanlışları Nedir?
Tümleç yanlışları -daha çok- dolaylı tümleçle ilgili olmaktadır. Zarf tümlecinin olup olmaması cümlenin yapısını etkilemeyeceği için, zarf tümleci eksikliği anlatım bozukluğuna yol açmaz. Zarf tümleci durumundaki sözcük ya da sözcükler genellikle çekim eklerini almaz.
* Tümleç yanlışları da genellikle çift yüklemli cümlelerde ortaya çıkar. Bu yanlışlar nesne ile ilgili yanlışların ters çevrilmiş biçimi gibidir. Birinci yüklem bir nesneye bağlanır ya da tümleç gerektirmez; ikinci yüklem için tümleç gerekli olduğu halde cümlede tümleç olmaz.
* “Kardeşinin yardıma ihtiyacı olduğunu biliyordu, ama yardım edemiyordu.”
Yüklem Yüklem
Birinci yüklem bir geçişli fiil; kendinden önceki sözcüklerin tümü bu fiilin nesnesidir, ikinci yüklemin (yardım edemiyordu) nesneye bağlanma şansı yok, bu yüklem için bir dolaylı tümleç gerekli.
“…ama ona yardım edemiyordu.” olmalı.
* “Çevremizde olup bitenleri izliyor, ama bir anlam veremiyorduk.” Bu örnekte de ikinci cümlede dolaylı tümleç eksikliği var. İkinci yüklem için “olanlara” gibi bir dolaylı tümleç gerekli.
“…ama olanlara bir anlam veremiyorduk.” olmalı.
* “Bu odayı da ilaçlayalım; çok sivrisinek var.”Bu cümlede anlatım bozukluğu yok diye düşünmeyin. “Sivrisinekler nerede? İkinci cümle için bir dolaylı tümleç -ancak bu sefer ismin “-de” halinde- gerekli.
“…odada/burada çok sivrisinek var.” olmalı.
* “Ben öyle dizileri hiç izlemem, nefret ederim.” Bu cümlede de dolaylı tümleç eksikliği var; ancak bu cümleye ismin “-den” halinde bir dolaylı tümleç gerekli.
“onlardan/öyle dizilerden nefret ederim.” olmalı.
* “Böyle hareketli bir yaşama hem alıştık, hem usandık.”Bu cümlede iki yüklem aynı tümlece bağlanamıyor. “Alıştık” yüklemi “böyle hareketli bir yaşama” tümlecine bağlanmış; bu tümlece “usandık” fiili bağlanamaz, ikinci fiil için ayrı bir dolaylı tümleç gerekiyor.
“…hem de böyle yaşamaktan usandık.” olmalı.
* “Yanında çalışan işçileri koruyup gözetir, her zaman yardımcı olurdu.”
yüklem yüklem
Birinci yüklem bir geçişli fiil; kendinden önceki sözcüklerin tümü bu fiilin nesnesidir, ikinci yüklemin (yardımcı olurdu) nesneye bağlanma şansı yok, bu yüklem için bir dolaylı tümleç gerekli.
“… her zaman onlara yardımcı olurdu.” olmalı.
* “Sen zannediyor musun u insanlar söylediklerinizi dinler ve inanır.”Yüklemlerin birbirine yakın olduğu cümlelerde daha dikkatli olmak gerekir. Böyle cümleler ilk anda kulak tırmalamayabilir.
Bu cümlede de iki yüklem var. Birinci yüklem (dinler) bir geçişli fiildir; bu yüklem bir nesneye (söylediklerinizi) bağlanmıştır, ikinci yüklem (inanır) geçişsiz fiildir; bu fiil için bir dolaylı tümleç gereklidir, bu fiil nesneye bağlanamaz.
“… ve size/söylediklerinize inanır.”
* “Hazırladığım dosyayı danışmaya bırakacağım, sen yarın alırsın.”Bu cümlede ilk yüklem (bırakacağım) bir dolaylı tümlece (danışmaya) bağlanmaktadır. Ancak ikinci yüklem (alırsın) aynı tümlece bağlanamaz, bu yüklem için başka bir dolaylı tümleç gereklidir.
“… sen yarın danışmadan/oradan alırsın.”
* “Pop müzik konusunu tartışmayalım; ben hoşlanmıyorum.”Bu cümlede de dolaylı tümleç eksikliği var. İlk yüklem (tartışmayalım) bir nesne (pop müzik konusunu) almış; ikinci yüklem (hoşlanmıyorum) bu nesneye bağlanamaz.
“Pop müzik konusunu… hoşlanmıyorum.” olmaz.
“… ben bu konunun tartışılmasından/pop müzikten hoşlanmıyorum.” olmalı.
* “Sizi daha önce gördüğümü hatırlıyorum, sanırım bir toplantıda karşılaşmıştık.”Bu cümlede de tümleç eksikliği var, ancak dolaylı tümleç eksikliği değil, edat tümleci eksikliği.
“Karşılaşmak” “biriyle” olur; “seninle karşılaşmak, öğret¬meniyle karşılaşmak… gibi.
Yukarıdaki cümlede de karşılaşmak fiili için “-le, -la” almış bir tümleç gereklidir:
“… sanırım sizinle bir toplantıda karşılaştık.” olmalı.
* “Söylediklerinize karşı çıkanlara sakın bir şey demeyin, boş yere uğraşmayın.” Birinci cümlenin yüklemi (demeyin) dolaylı tümlece (söylediklerinize karşı çıkanlara) bağlanır, ikinci cümlenin yüklemi (uğraşmayın) bir dolaylı tümlece bağlanamaz, bu yüklem için “-le, -la” eki almış bir tümleç, yani edat tümleci gerekmektedir.
“… onlarla boş yere uğraşmayın” olmalı.
* “Ben yarın Akın’ı göreceğim, bu konuyu da görüşürüz.” Cümlenin ilk bölümünde bir yanlışlık yok. İkinci bölümde tümleç eksikliği var, ancak dolaylı tümleç eksikliği değil. Cümle “…onunla bu konuyu da görüşürüz.” biçiminde bitmeli.
* “Huysuzluk ettiğinde çocuğu kendi başına bırakın, bir süre ilgilenmeyin.” Bu sıralı cümlenin ikinci cümlesinde tümleç eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluğu vardır. Cümleye, “-le, -la” eki almış bir edat tümleci getirilmeli.
“…bir süre onunla ilgilenmeyin.” olmalı.
Örnek Soru: (2 Mayıs 1999)
I. 0nun da görüşlerini öğrenmek, yararlanmak istediler.
II. Herkes birbirine zarar vermeden yaşamayı başarabiliyorlar.
III. Onun aramızdan ayrılması yalnız bizim için değil, tüm toplum adına büyük bir kayıptır.
IV. Arkadaşının sıkıntı çektiğini biliyor, sezdirmeden yardım ediyordu.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde anlatım bozukluğu tümleç eksikliğinden kaynaklanmaktadır?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) I. ve IV.
D) II. ve IV. E) III. ve IV.
(2 Mayıs 1999)
Cevap: C
Örnek Soru: (1996-ÖSS)
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu, cümlenin uygun bir yerine “ona” sözcüğü eklenerek giderilebilir?
A) Elbiseler dolaplara özenle yerleştirilir, güve yemesin diye elbise aralarına naftalin konurdu.
B) Çocuk bir yandan yaralı kuşa korkuyla bakıyor; bir yandan da onu sevmek istiyor.
C) Annesi çocuğunun aç olmadığını biliyor; ama yine de pastadan yemesini istiyordu.
D) Ali, arkadaşı Mustafa’yı hem çok seviyor, hem de kimi davranışlarından dolayı kızıyordu.
E) Otobüs buraya gelince duruyor, bekleyen yolcular bindikten sonra yeniden yola koyuluyordu.
Cevap: D