Tevfik Fikret’in Sanat Anlayışı

Tevfik Fikret’in Sanat Anlayışı,Tevfik Fikret’in Sanat Anlayışı Nasıldı,Tevfik Fikret’in Sanatı Hakkında Bilgi,Tevfik Fikret’in ve Sanat

Tevfik Fikret’in Sanat Anlayışı

SANATI

Tanzimatçılar, nazım ve nesir ayırmaksızın her türde eser vermeye çalışan çok yönlü kişilerdi.Buna karşılık Servet-i Fünuncular tek türde veya bibirine yakın türlerde yazdılar.Ele aldıkları türde daha özenilmiş, iddialı ve daha güçlü eserler vermeye çalıştılar.Kimisi romancı ve hikayeci,kimisi de şair olarak en ileri gitmek, en güzel yazmak aşkı içindeydi.
Tevfik Fikret de böylece, yalnız nazım alanında kalmıştır.nesirler Servet-i Fünun dergisindeki birkaç makaleden, tahlil ve hatıra parçasından ibarettir.Bu yüzden Fikret’in sanatı denince akla şiirleri gelecektir.

Fikret’in şiirleri tarih sırasıyla ve konularıyla birinden ayrılan dört öbekte toplanabilir:

a)İlk denemeler, b)Rübab-ı Şikeste şiirleri, c)Haluk’un defteri, ç)Şermin.

Ölümünden sonra yeni yazı ile Tevfik Fikret’in yazı ve eserleri şu isimlerde yayımlanmıştır:

Tevfik Fikret’in şiirleri.(Cevdet Kudret,1956-1968), Rübab-ı Şikeste, Haluk’un Defteri ve Tevfik Fikret’in Diğer Eserleri(Fahri Uzun 1962), Tevfik Fikret, Kırık Saz Kitabı(A.Muhip Dranas, 1975), Tevfik Fikret’in Dil ve Edebiyat Yazıları(İsmail Parlatır, 1987)

İLK DENEMELER

Tevfik Fikret’in gençlik şiirleridir.İlk heveslerini, Divan şairlerine nazireler yazarak gidermiştir.Biraz sonraki (15-16) yaşlar gazellerinden Muallim Naci ve Muallim Fevzi etkileri görülür.Daha sonra Reccaizade Ekrem ve A.Hamid’in tesirlerine girer.Bu sırada ileride yıldırımlar yağdıracağı Sultan Abdülhamit’e kasideler bile yazmış hatta Mirsad dergisinin “Sitayiş-i Hazret-i Padişahi” konusunda açtığı şiir yarışmasında birincilik kazanmıştır.

Fikret, ilk şiirlerinde aşk ve tabiat üzerinde fazlaca durmakta ve iyimser görünmektedir.Eski edebiyattan alınmış mecazlara ve oyunlara, bu şiirlerde sık rastlanır.Hazırlanış döneminin sonlarına Malumat dergisine yazdığı şiirde Batı edebiyatı ile ilgilenmeğe başlamıştır.Fransız şiirinden yaptığı tercümeleri ile üslubunu geliştirmeğe çalışan genç şair, manzumelerinde resme dayalı mecazlarada fazlasıyla yer vermektedir.Kainatı timsaller arkasından görerek konuşma sentaksına yakın anlatma deneyişlerine girişmiştir.

RÜBAB-I ŞİKESTE

Fikret’in verimli çağında(1895-1900) çoğunlukla Servet-i Fünun’da yayımlanan şiirlerini toplayan bir kitaptır.Mirsad ve Malumat dergilerinde çıkan şiirlerin birazını da Eski Şeyler başlığı altında bu kitaba eklemiştir. Gerçi Fikret, 1900-1908 arası istibdada karşı yazıpta yayımladığı ,Sis, Bir Lahza-i Taahhur gibi şiirlerini, Rübab-ı Şikeste’nin ikinci baskısına(1910) eklemiştir.Ancak bunlar,kitabın genel havasının dışındadır.Adı geçen şiirler Rübab-ı Şikeste ile Haluk’un Defteri arasında bir köprü kurarlar.Daha çok, ikinci kitabın havasına uyarlar.

Rübab-ı Şikeste’deki şiirler Servet-i Fünun akımının havasını sağlayan örnek şiirlerdir.Bu mazumelerde “Sanat için sanat” görüşüne sımsıkı bağlanmış, aşk, aile, his, düşünce, tabiat, merhamet…gibi tekçi temalar işlenmiştir.Şair, ancak seçkinler için edebiyat yapabileceğini düşünmekte ve Osmanlı Türkçesinin üç dilli zengin sözlüğünden bol bol faydalanmaktadır.

O sırada Mehmet Emin Yurdakul, halkın ve köylünün dertlerini anlatan Türkçe Şiirlerini yayımlamıştır.Fikret ise M. Emin’in o tarz toplumcu ve sade şiirlrini küçümsemektedir.Seçkinler için olan şiiri halkın anlamasından bir fayda olmadığını hatta zarar bulunduğunu düşünür.Onca maddi sıkıntılar altında ezilmiş olan “avamın” hisleri incilirse, bu hayattan nefret edebilir.Şiirde halkçılığa ve halk diline şaşılacak bir inatla hücüm ederek büsbütün aristokrat perdesinden konuşmaktadır.Böylece nazari planda sosyal hatta beşeri görüşleri ileri süren, Fikret somut (müşahhas) halk kütlesi hakkında hiç de iyleiyici fikirler taşımamaktadır.Bu konuda gerçekten halkçı ve halk adamı olan Akif’ten iyice ayrılmaktadır.Halkın bir şiir ve felsefe duygusu taşıdığını 700 yıl önce sezip onların dili olmuş bulunan Yunus Emre’den ise büsbütün habersiz görünmektedir.Halkçılık fikrini yalnız birtakım, otomat insan yığınlarını gütmek, onları zorla çalıştırmak, tepeden inme emirlerle yönetmek manasını alan daha sonraki birtakım “ilerici-devrimci!” zümrelere Fikret bilmeyerek öncü olmaktadır.

Aşağıya alacağımız edebi görüşün altında halkı hor görücü aristokrat ve bürokrat zihniyetinin yankısı “Veli Dayılar” gibi bir tabirden kolayca anlaşılabilecektir.

“Bugün, mesela Veli Dayılar için, sırf onların anlayacağı gibi bir yazı dili tasavvur edemiyorum.Zaten ümmiler için muharrir yoktur.Amalar için resim yapan musavvir olmadığı gibi…Ne yalan söyleyeyim,Osmanlıcanın bugünki şu hali, şu ahengi bana o kadar hoş geliyor ki, değiştirmeye kıyılamaz sanıyorum.”

Tanzimat ruhuna ve bugünkü halkçı milliyetçi yüzde yüz aykırı olan bu görüşler Cenap Şehabeddin’in, Servet-i Fünun estetiğini anlatan fikirlerine ise tıpatıp uymaktadır:

“Bizce maksat, yazdığımız eserlerin “güzellik” idir.Ne yapıyorsak, eserlerimizi sanatın hedefi olan “hüsn-i mücerred”e (soyut,salt güzellik) ulaaştırmak için yapıyoruz.Fen, felsefe,ahlak…Bizce maksat değildir.Biz fesefi veya ahlaki fikir için manzume yazmalıyız;fakat güzel bir manzume yazmak için felsefi veya ahlaki fikri kullanırız.”

ŞERMİN

Tevfik Fikret ömrünün son yıllarıda,hece vezni ve sade Türkçe ile çocuk şiirleri yazdı.Fikret, bu manzumeleri, eğitimci dostu Satın Bey’in ricası ile yazmıştır.Birlikte bir çocuk yuvası açmak ve çocukları bu kitabtaki esaslara göre yetiştirmek istiyorlardı.Yuva açılamadı,fakat Şermin kitabı edebiyatımızda bir değer olarak kaldı.

Fikret’in eğitim ve öğretmenlik sevgisi, bütün hayatınca görülür.Ömrü boyunca devam etmeyi hem nüfüz, hem de teselli sebebi bilmiştir.Haluk’un terbiyesi üzerinde çok durmuştur.Kolej’deki öğretmenliğine Galatasaray Sultanisi’nde bir yıl, cidden başarılı örnek bir müdür olmuştur.Şiirlerinin çoğunda(Mavi Deniz,Haluk’unBayramı)çocuk ruhunu iyi tanıdığı görülür.

Haluk’un Defteri’nde gençliğe seslenen Fikret, Şermin de daha temellere gitmeğe çalışır.Burada çocuklara telkin etmek istediği fikirler özet olarak:

Çocuklara iş zevki, sanat zevki, ahlak ve okuma zevkşi aşılanmalıdır.Her iyi iş biraz alın teri ister.”Alet işler el, öğünür” sözü yanlıştır. Araçlar, insan ve gayret sayesinde çalışırlar. Ayrıca çocuklara bir çalgı öğreterek,ruhlarını inceltmelidir. Çocukların zihninden batıl inançları sökmek gerekir.Umacı, öcü gibi şeyler yoktur.Tabiatı sevdirmeli,yoksullara acıma duygusu verilmelidir.Fikret ne yazık ki Şermin’de de,manevi, dini inanç duygularının lüzumunu belirtmemiştir.O inançları hor gören materyalist anlayış, “Milletin Şairi” olmak isteyen Fikret’in türk halkını, tarihi, coğrafi, manevi şartları içinde tanımamasından doğan köklü eksikliktir.

Add a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir