Küreselleşme Nedir? Ne Anlama Gelir
|Küreselleşme Nedir?, Küreselleşme Ne Demek?, Küreselleşmenin Anlamı Nedir?, Küreselleşme Nasıl Olur?, Küreselleşme Nedir? Nasıl Yapılır?, Küreselleşmenin Önemi, Küreselleşme Ne Anlama Gelir?, Küreselleşme Hakkında Bilgi
KÜRESELLEŞME NEDİR?
Küreselleşme “malların, hizmetlerin, fikirlerin, sermayenin, teknolojinin, bilginin, kültürün ve bireylerin hızlı ve sürekli bir biçimde sınır ötesine akışı” olarak tanımlanabilir. Özellikle 1980’lerden sonra yaşanan ekonomik, kültürel politik ve teknolojik değişimler dünya ülkelerini birbirine yakınlaştırırken, işletmeleri ve onların iş yapma şekillerini de etkilemiştir. Başarılı olabilmek, var olabilmek için bu değişen şartlara uyum sağlamak, eğilimleri ön görmek eskisinden daha da büyük önem kazanırken artan rekabet neticesinde giderek çetinleşen koşullarda ayakta kalabilmek için pazarlama prensiplerinin doğru olarak anlaşılması ve uygulanması işletmelerin başarısının anahtarı olmaktadır (Waters, 1995).
Geçtiğimiz yüzyıl içinde, insanlar, ülkeler, endüstriler, işletmeler hepsi birbirlerine bağlı olarak hızlı bir dönüşüm ve değişim içine girdiler. Yirminci yüzyılın son çeyreğinde giderek artan bu değişim ivmesi, dünyayı “küresel bir köy” hâline getirirken, küresel pazarlamanın önemini de artırdı. Dünya ekonomisinin artarak küreselleşme eğilimi, küresel pazarlamanın doğru şekilde anlaşılmasını ve uygulanmasını küçük, büyük bütün işletmeler için bir gereklilik hâline getirdi. Küreselleşme, işletmeler için yeni pazar, yeni müşteri, yeni rakip, yeni kültür gibi değişimleri içermekteydi. Bu değişimleri de inceleyecek, öngörecek, stratejiler hazırlayarak gerekli cevapları sunacak bölüm pazarlama olduğuna göre pazarlamanın da küreselleşme ile birlikte yeni çevre şartlarına uyum sağlaması gerekiyordu.
21. yüzyılın tüketicileri olarak, her ürün ve hizmetin her yerde üretilebildiği ve satılabildiği bir dönemde yaşıyoruz. Sadece üretim ve dağıtım alanının coğrafi olarak genişlemesi değil, markaların hızlıca el değiştirebilmesi, firma birleşmeleri, ortaklık yapılarındaki dönüşüm, pazarlama çevresindeki sürekli değişim işletmelerin başarılı küresel pazarlama stratejileri oluşturarak rekabet avantajı yaratmalarını da zorunlu kılıyor.
Birçok etkenin neticesinde hızlanan küreselleşme hareketi, hayatımızın önemli bir gerçeği durumundadır. Öyle ki, dış pazarlara açılmayı tercih etmeyen işletmelerin bile küresel rekabet ortamından kaçınabilmeleri mümkün değildir. Pazarlama yöneticileri de ortaya çıkan değişimlere en iyi cevabı verecek stratejiler üreterek, işletmeleri küresel rekabet ortamında başarılı kılmanın yollarını bulmak zorundadırlar. Bunu yapabilmek için de öncelikle bu değişimin nasıl olduğunu incelemek doğru olacaktır.
İşletmeler her zaman bir ‘var olma’ ve büyüme çabası içinde olmuşlardır. Şartlar dönemlere göre değişse de bu mücadele her zaman devam etmiştir. Ancak, dünyamızın son 25 yılda geçirdiği dönüşüm birçok çalışma modelini etkilemektedir. Yeni Dünya düzenine hâkim olan neolibareal politikalarla devletlerin aktif olarak piyasalardan elini çekmesiyle tetiklenen dönüşüm, hareket alanını işletmelere bırakarak küreselleşme olgusunu yaratmıştır (Robertson, 1992).
1980’lerden başlayarak ulus devletler ekonomik politikalar bazında liberalleşmeye başladılar. Bu şekilde özel işletmeler piyasa şartlarını belirlemede daha fazla söz sahibi olurken uluslararası ticareti geliştirmek için de yollar aranmaya başladılar. 1990’da soğuk savaşın bitmesi ve doğu blokunun çökmesi neticesi yeni gelişmemiş pazarlar ortaya çıktı ve siyasi ve ekonomik açıdan küreselleşmenin önünü açan bir zemin hazırladı (Çavuşgil, Yeniyurt ve Townsend, 2004). Aynı dönemde, yavaş ve kullanımı zor bilgisayarlar yerlerini kişisel bilgisayarlara bırakarak birçok kullanıcıya ulaştı. 1990’ların başlarında Internet gelişmeye başladı ve işletmeler ilk defa e-ticaret ve sanal pazar kavramları ile tanıştılar.
iletişim ve ulaşım teknolojilerindeki gelişmeler, sadece ürünler, hizmetler ve sermayenin değil, bireylerin de hem daha kolay seyahat etmesine hem de bilgiye daha hızlı ulaşmasına olanak sağladı. Böylece, ürün ve hizmetler hakkında bilgili ve beklentileri yüksek tüketici grupları oluştu. Gelişmiş ülkelerde yaş ortalaması artarken, gelişmekte olan ülkelerdeki .genç nüfus ve satın alım gücüne sahip olmaya başlayan bireylerin sayısının artmasıyla bu ülkeler işletmeler için cazip pazarlar oluşturdular. Küresel pazarlama faaliyetlerinin başarısı için farklı tüketici gruplarına doğru ürün ve hizmetleri geliştirip hızla sunmak önem kazandı. înovasyon diğer bir ifade ile yenilikçilik önemli bir rekabet avantajı yaratma aracı oldu.
Aynı dönemlerde uluslararası ticareti geliştirerek rekabet avantajı yaratabilmek için ülkeler ticaret bloklan oluşturmaya başladılar. Amerika, Kanada ve Meksika ile NAFTA’yı kurarken Avrupa’nın Amerika karşısında gücünü artırmak amacı ile Avrupa ülkeleri birleşmeye giderek Avrupa Birliği’ni kurdular.
Daha sonraki bölümde detaylı olarak incelenecek olan pazarlama çevresindeki tüm bu değişimler beraberinde küresel rekabeti geliştirdi. Değişen rekabet şartlan neticesinde küresel pazarlarda var olabilmek için pazarlamanın önemi artarken diğer taraftan pazarlama daha karmaşık ve yönetimi özel uzmanlık isteyen bir noktaya geldi. Bu uygulamaları başarıyla gerçekleştiren işletmeler, yıllar içinde gelişerek küresel marka olarak varlıklarını güçlendirdiler. Dünyanın en büyük şirketlerine ve anavatanlarına baktığımızda 2000’li yıllarda Japon şirketlerinin sayılarının arttığını, 21. yüzyılla birlikte Çin şirketlerinin atağa geçtiğini görebiliriz. Diğer taraftan en büyük 500 listesindeki Amerikan firmalarının azaldığı fark edilebilir.