Elçi Kısaca Nedir?
|Elçi Nedir, Elçi Ne Demek ve Elçi Kelimesinin Anlamı Hakkında Bilgi Bulunduran Paylaşım Platformu
ELÇİ NEDİR?
Bir devleti başka bir devlette temsil eden kimse, sefir, bir kişiye veya bir topluluğa haber ulaştıran kişi, peygamber, peygamberlere gelen vahiy meleği. Kelimenin ilk şekli Türkçe’de “ilçi” olup zamanla bugünkü şeklini almıştır. “Ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş’ bir elçiyim “ ayeti Kur’an-ı Kerîm’de muhtelif sûrelerde zikredilmektedir. Allah, her ümmete bir elçi göndermiştir (Yûnus, 10/47; en-Nahl, 16/36, 84, 89: el-Fâtır, 35/24…). Hz. peygamber, âlemlere rahmet olarak gönderilmiş son elçidir. “Ey Peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan elçiliğini tebliğ etmiş olmazsın…” (el-Mâide, 5/67) buyuran Allah (c.c.), Rasûlünü risâlet görevini tebliğ hususunda uyarmıştır (bk. Rasûl-Rasûlullah-risâlet).
Elçi kelimesi siyerde ve devletler hukukunda diplomat, temsilci, sefir anlamlarına gelmektedir. Ayrıca kelime, hükümdar, başbuğ, ulak, tebliğci, nâib, nakîb, dâvetçi, mürşid, vekil gibi manalarda da kullanılmıştır.
Siyer’de, İslâm’ın ilk devirlerinde Arap kabilelerinin kendilerini temsilen Hz. Peygamber’e gönderdikleri kişilere ve heyetlere elçi denilmiştir. Hz. Peygamber’in yüce Allah’tan aldığı tebliğ görevini yerine getirme mücâdelesi neticesi İslâm, bi’setten itibaren Mekke’den çevreye yayılmaya başlamış, çeşitli kavimler İslâm’ı kabul ettiklerinde Resulullah’a heyetlerini göndererek ona bağlılıklarını arzetmişierdir. Bazı elçiler Allah Resulu’ne kendi kavimlerine İslâm’ı öğretmeleri için öğretmenler gönderilmesini istemişlerdir. İbn Abbâs’tan rivâyetle şu hadis nakledilmiştir: “Abdü’1-Kays elçileri (Bahreyn tarafından) Hz. Peygamber’e geldikleri zaman Peygamber onlara, “Siz kimdensiniz, nerenin elçilerisiniz?” diye sordu. Onlar “Biz Rabîa kabîlelerindeniz” dediler. Resululah “Hoş geldiniz Allah sizi utandırmasın, pişman etmesin”dedi. Onlar “Ey Allah’ın Resulu, biz sana sadece haram aylarda gelebiliriz. Çünkü bildiğiniz gibi sizinle bizim aramızda, kâfir olan şu Mudar kabilesinden bir topluluk bulunmaktadır. Bunun için bize kestirme bir şeyi emret de, gidince geride kalan halkımıza haber verelim. Bu emrettiğin şeyleri yaptığımızda da cennete girelim” dediler, içkiye dâir soru sordular. Allah Resulu onlara dört şeyi emretti, dört şeyi de menetti. Onlara yalnız Allah’a iman etmeyi emrettikten sonra “Bilir misiniz, yalnız Allah’a inanmak ne demektir?” diye sordu. Onlar, “Allah ve Resulu daha iyi bilir” dediler. Allah Rasûlü şöyle buyurdu: “Allah’tan başka ilâh olmadığına, ve Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna, şahitlik etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekâtı vermek, Ramazan orucunu tutmak ve ganimetlerden beşte birini vermektir. ’’ Sonra da, Hantem, Dübba, Nakir, Müzeffet adlı kaplara üzüm veya hurma şırası koyarak içki yapmayı ve bunlardan içmeyi yasakladı” (Tecrid-i Sarih Tercümesi, I. 61-64).
İslâm’da elçinin dokunulmazlığı esası benimsenmiştir. “Elçiye zevâl olmaz” deyimi İslâm ülkelerinde elçilerin emin olmasını vurgulayan bir deyim olarak meşhur olmuştur. Allah Rasûlü, kendisine gelen yabancı devlet elçilerine hürmet etmiş, onları en güzel şekilde ağırlamıştır. (Tecrid-i Sârih Tercümesi VII, 412).