Amasya’da Gezilecek Yerler

Amasya’da Gezilecek Yerler,Amasya’ya Nasıl Gidilir?, Amasya Müzesi,Amasya Şehir Merkezi,Amasya Kralkaya Mezarları,Amasya’nın Neyi Meşhur?

Amasya’da Gezilecek Yerler

♦ Amasya Müzesi
♦ Alçak Köprü
♦ Kral Kaya Mezarları
♦ Hazeranlar Konağı
♦ Yalıboyu evleri
♦ 2. Bayezid Külliyesi
♦ Sabuncuoğlu Tıp ve Cerrahi Müzesi

AMASYA’YA NASIL GİDİLİR?

Amasya, İstanbul’a 670 km. Ankara’ya 336 km. uzaklıktadır. Karayolundan Kırıkkale ve Çorum’dan geçen karayolu ile gidilebilir.

Antik İris veya Yeşilırmak’ın ikiye ayırdığı Amasya kayaların arasına kurulmuş bir nehir kentidir. Tarihte Harşena olarak bilinen Amasya Kalesi’nin de bulunduğu tarafta konaklar, tarihi evler ve kaya mezarları vardır. Nehrin diğer yakasında ise yeni şehir kurulmuştur. Hitit, Frig, Med ve Pers dönemlerinden sonra şehrin ismine ilk kez Hellenistik dönem sikkelerinde rastlanır. MÖ 2. yy.daki 2. Mithridates dönemi sikkelerinde Amaseia, Amassia ve Amasseias yazıları görülmektedir. Bir başka görüşe göre de Amazonlar tarafından kurulmuş olan kent kraliçe Amasia’nın ismini taşımaktadır. Dünya tarihinin ilk coğrafyacısı kabul edilen Strabon da Amasya’da doğmuş, yaşamış ve ölmüştür.

Hellenistik Çağda Pers ve Pontus, MÖ 29-MS 395 arasında Roma, sonra Bizans hâkimiyetinde olan şehir 1075 yılında Melik Ahmet Danişmend Gazi tarafından ele geçirilmiştir. 1243 yılında Selçukluları yenen Moğollardan sonra 1341 yılında da Eretna Beyliği bölgede etkin olacaktır. Amasya, 1386 yılında Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı topraklarına katılır. OsmanlıTarihi’nde Ankara Savaşı’nın ardından yaşanan karışıklıklar Çelebi Sultan Mehmet ile bitecek ve yepyeni bir dönem başlayacaktır. Osmanlı Tarihi’nde aralarında daha sonra padişah olacak Yıldırım Bayezid, 1. Mehmet, 2. Murat, Fatih Sultan Mehmet 2. Bayezid ve 3. Murat gibi çok sayıda şehzadenin valilik yaptığı sancak olan Amasya, “Şehzadeler Kenti” olarak da isimlendirilmiştir. Fransız gezgin G. Perrat ise 1861 yılında geldiği Amasya’yı, “Osmanlı’nın Oxford’u” olarak tanımlamış. Mustafa Kemal Atatürk’ün 12 Haziran 1919 günü geldiği Amasya, Milli Mücadele yıllarında da çok önemli bir merkez olmuştur.

 AMASYA MÜZESİ

Kenti gezmeye Mustafa Kemal Paşa Caddesi üzerindeki Arkeoloji Müzesi ile başlayabilirsiniz. Amasya Müzesi’nde Kalkolitik Çağ’dan başlayarak 12 ayrı medeniyete ait eserler sergilenmektedir. MÖ 14. yy. civarına tarihlenen Hitit tanrısı Teşup heykelciğiMS 3. yy.Roma dönemi sikkeleri, mücevherleri, Saraycık definesi unutulmamalıdır. Ayrıca müzenin ikinci katındaki özel salonda sergilenmekte olan ve 14. yy.a tarihlenen 7 mumya da unutulmamalıdır. Bu mumyalar Amasya’nın Vali izzettin Mehmet Pervane BeyŞehzade Cumudar, Emir İşbuğa Noyin gibi yöneticilerine ve onların aile fertlerine aittir. Müzenin bahçesinde de çok sayıda iyi durumda lahit göreceksiniz.

AMASYA ŞEHİR MERKEZİ

Amasya kent merkezinde Mustafa Kemal Paşa ve Atatürk caddelerini izleyerek Atatürk Anıtı ve 14. yy.a tarihlenen kesme taşlı, kare planlı, ahşap kubbeli Gümüşlü Camii’nin arasında kalan meydana gelirsiniz. Saat Kulesi de karşı kıyıdadır. Yeşilırmak kıyısından geçen Nihal Atsız ve Ziya Paşa bulvarları da aynı meydana kadar uzanır. Roma döneminde inşa edilmiş olan Alçak Köprü ile Yeşilırmak’ın diğer yakasına geçilerek Kaya Mezarları’na kadar çıkılabilir.

 AMASYA KRALKAYA MEZARLARI

Bir görüşe göre bu mezarların ilk olarak Hellenistik dönemde Harşena Dağı’nın güney eteklerindeki kalker kayalara oyulduğu düşünülüyor Strabon’a göre ise bu mezarlar Pontus Kralı Mithridates tarafından yaptırılmış anıt mezarlardır. Yeşilırmak Vadisi’nde küçüklü büyüklü 23 kaya mezarı vardır. Kent merkezine 3,3 km. uzaklıktaki Aynalı Mağara bu mezarların en iyi durumda olanıdır. Bu mağarada Bizans dönemi freskleri vardır.

Amasya (Harşena) Kalesi ile kaya mezarları arasında kalan Kızlar Manastırı, Osmanlı şehzadeleri tarafından harem olarak kullanılmıştır. Sarayın, 15. yy.a tarihlenen iki hamamı vardır. Kaya mezarları 08.00-19.00 saatleri arasında gezilebilmektedir.

HAZERANLAR KONAĞI – ŞEHZADELER MÜZESİ

Hazeranlar Konağı, 19. yy geleneksel sivil mimarisinin en güzel örneklerinden biridir. Defterdar Hasan Talat Efendi’nin kız kardeşi Hazeran Hanım tarafından 1872 yılında inşa ettirilmiş olan konağın iki girişi vardır. Konağın on bir odası restore edilerek müze olarak ziyarete açılmıştır. Konağın bir girişi de yanındaki Hatuniye Camii ile bağlantılıdır. Yıldız Hamamı da caminin diğer yanındadır. Diğer yöne doğru yürünürse Şehzadeler Müzesi’ne gelinebilir. Hatuniye Mahallesi’ndeki sırtları kaya mezarlarının bulunduğu kayalığa, yüzleri Yeşilırmak’a dönük, kafesli, cumbalı Osmanlı mimarisinin canlı örneği Amasya evleri birbirlerinden güzeldir. Yalıboyu evleri olarak da bilinen bu evler bodrum üzeri tek veya iki katlıdır. Evlerin, haremlik ve selamlık bölümleri vardır. Şehir parkının hemen arkasında kalan Nergiz Mahallesindeki bir diğer güzel konak da bugünlerde kütüphane olarak kullanılıyor.

2. BAYEZİD KÜLLİYESİ VE BİRKAÇ CAMİİ

2. Bayezid Külliyesi, Ziya Paşa Bulvarı ve Mustafa Kemal Paşa Caddesi arasında ve Yeşilırmak’ın kenarında bulunur. Sultan 2. Bayezid adına oğlu Amasya Valisi Şehzade Ahmet tarafından 1481-85 yılları arasında cami, medrese, imaret ve şadırvandan oluşan bir külliye olarak inşa ettirilmiştir. Yan mekânlı cami mimarisinin gelişmiş bir örneğidir. İmaret yapısı bugünlerde Maket Müzesi, medrese yapısı ise kütüphane olarak kullanılmaktadır. Cami taç kapısı, kitabesi ve sarkıtları ile dikkat çeker.

Atatürk Anıtı’nın çok yakınındaki 13. yy.da inşa edilmiş olan Burmak Minare1590 yılındaki depremde, 1602 yılındaki yangında gördüğü zararlar dan sonra onarım görmüştür. Caminin ahşap minaresi kesme taştan burmalı olarak yeniden yapılmış. Burmak Minare’nin bitişiğindeki Cumudar Türbesi 1250 yılına tarihlenir. Bu türbenin içinde bulunan iki mumya Arkeoloji Müzesi’ne taşınmıştır. 18. yy.da Rahtuvanlar ailesi tarafından yaptırılmış olan Taşhan, Burmak Minare’ye çok yakındır. Kesme taş ve tuğladan inşa edilmiş olan 2 katlı, dikdörtgen planlı, 34 odak yapının giriş kapısının üzerindeki kitabe ilginçtir.

Şirvanlı ve Çilehane camileri de merkeze çok yakındır. Şirvanlı Camii (Azeriler Camii) 19. yy.da Barok tarzda yapılmış. Çilehane Camii, 1413 yılında dikdörtgen planlı olarak inşa edilmiş ve uzun süre tekke olarak kullanılmıştır. Nihal Atsız Caddesi üzerindeki Yörgüç Paşa Camii 1428 yılında inşa edilmiş. Ters T planlı caminin duvarları kesme taştandır. Caminin giriş cephesindeki kırmızı, beyaz mermerden geçmeler çok güzeldir. Mehmet Paşa Caddesi üzerindeki Bayezid Paşa Camii 1414 yılına tarihlenir. Ters T planlı caminin geometrik süslemeleri ilginçtir. Camiler kenti Amasya’nın bir diğer ilginç yapısı da Mehmet Paşa Camii’dir. 1486 yılında inşa edilmiş olan cami de ters T planlıdır. Çok sade bir tarzı olan caminin mermer minber işçiliği nadir rastlanan bir örnektir.

Amasya’da birbirinden ilginç kümbetler de vardır. Arkeoloji Müzesi’nin çok yakınlarındaki sekizgen planlı Hilafet Gazi Türbesi 1146 yılında, Torumtay Kümbeti ise 1278 yılında inşa edilmiş. İki katlı ve kesme taştan Torumtay TürbesiSelçuklu mimarisinin en güzel taş işçiliği çalışmalarından biridir. Yine çok yakınlardaki Şadgeldi ve Kadılar türbeleri de 14. yy yapılarıdır. 1267 yılında inşa edilmiş, cami, türbe ve medreseden oluşan Gök Medrese de çok yakındadır. Turkuaz çinilerle süslü olan Gök Medrese tipik bir Selçuklu ese­ridir.

SABUNCUOĞLU TIP VE CERRAHİ MÜZESİ (BİMARHANE)

Halk arasında Bimarhane olarak bilinen Amasya Darüşşifası, Anadolu’nun ilk şifa mer­kezi ve ilk akıl hastanesidir. 1308 yılında Selçuklu Prensesi Yıldız Hatun tarafından yaptı­rılmıştır. Fatih Sultan Mehmet döneminde çok parlak günler yaşayan şifahane, 18. yy.a kadar işlevini sürdürmüştür. 1385 yılında Amasya’da doğmuş olan Şerafeddin Sabuncuoğlu, şifahanede çalışmış hekimlerin en ünlüsüdür. Eserleri ve eserleri­nin bilimsel değeriyle tıp tarih­çileri tarafından önemli bilgin­ler arasına yerleştirilmiştir.

Şifahanenin girişinde sağı­nızda kalan salonda Sabuncuoğlu’nun on dokuz cerrahi uzmanlık dalı, kullandığı yüz seksen alet ve resimlerle bu aletlerin nasıl kullanıldığının anla­tıldığı vitrinler vardır. Ayrıca Sabuncuoğlu’nun deneysel tıp çalışmaları da maketlerle göste­rilmiştir. Sol tarafta kalan salon ise müzikle tedavi çalışmaları için ayrılmıştı. Bu salonda İslam müzik aletlerini içeren zengin bir koleksiyon sergilenmektedir. Tam karşınıza düşen eyvan ve iki küçük salonda da müzisyen maketlerini ve tedavilerle ilgili canlandırmaları görebilirsiniz.

Atatürk Anıtı’na yürüme mesafesinde olan müze 09.00- 17.00 saatleri arasında gezilebilmektedir.

Yeşilırmak üzerindeki bir diğer önemli nokta da Künç Köprü’dür. Selçuklu dönemine tarihlenen köprü Bayezid Paşa ve Şamlar mahallelerini birbir­lerine bağlar. Çağlayan (Iltekin Gazi), istasyon (Meydan), Helkıs (Hükümet), Mağdenus (Maydanoz) köprüleri Yeşilırmak üzerindeki diğer köprüler­dir.

Sabuncuoğlu Müzesi’nin hemen arkasındaki 15. yy Mus­tafa Bey ve Künç Köprü’nün yakınındaki 15. yy Kumacık hamamları, türbeler, çeşmeler, anıt ağaçlar, tarihi valilik ve be­lediye binaları da Amasya’nın diğer görülmesi gereken ilginç noktalarıdır

AMASYA’NIN NEYİ MEŞHUR?

Amasya’nın neyi meşhur sorusuna verilebilecek en güzel cevap Amasya Elması desek sanırım yanılmayız.

Amasya elması kokusu, tadı farklı bir elma cinsidir. Elmanın bir yüzü kırmızı, diğer yüzü sarı ve yeşilimsidir, ince kabuklu, sert ve dayanıklıdır. Ağaç oldukça geç ancak 8-10 yaşlarında iken meyve vermeye başlar. Zaten sonra da bir yıl meyve verir, bir yıl vermez. Amasya elmasının iki türü vardır. Küçük olanına misket elması, büyük ve aşılı olanına kabak elması denilir.

 

Add a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir